Meeting of the Committee against the Law 129 with Marco Buschmann

Das Komitee „Weg mit dem Paragraphen 129“ hat am Tag der offenen Tür im BMJ mit dem Bundesjustizminister Marco Buschmann gesprochen!
„Wir haben am Samstag mit dem Bundesjustizminister Marco Buschmann über unsere Forderungen gesprochen. Wir haben ihn auf den Naziparagraphen 129 StGB, die Problematik bei digitalen Beweismitteln und die generelle Situation von politischen Gefangenen in Deutschland angesprochen.
Buschmann hat gesagt, dass sein Ministerium sich um problematische Paragraphen im StGB kümmern würde und dass in Kürze eine Erklärung dazu erfolgen würde. Auch wäre er bereit, über unsere generellen Forderungen zu sprechen.
Obwohl er verneinte, dass es in Deutschland politische Gefangene gäbe, sagte er, dass man doch außenpolitische Interessen wahren müsse. Diesen Widerspruch in seiner Aussage und die Forderungen unseres Hungerstreiks werden wir in einem Gespräch mit dem Ministerium behandeln. Das wurde uns von Buschmann und seiner Mitarbeiterin versprochen (siehe Video).“

Video link; https://fb.watch/mXqxFApHLa/

 

TÜRKÇE HABER;

Faşist 129 Yasası Kaldırılsın Komitesi Almanya Adalet Bakanıyla Görüştü
„19 ve 20 Ağustos tarihinde federal adalet bakanlığı dahil Almanya’nın tüm federal kurumları, geleneksel açık kapı etkinliklerini gerçekleştirdiler. Adalet bakanı Marco Buschmann da bu etkinlikler esnasında sahne alıp konuşma yaptı. Saat 13-14 arası programlanan konuşmasının ikinci bölümünde açık mikrofon şeklinde halkın sorularına cevap verecekti.
Biz; Faşist 129 Yasası Kaldırılsın Komitesi olarak Marco Buschmann’a 155 gündür süren süresiz açlık grevimiz ve onunla birlikte taleplerimizle ilgili sorularımızı sormak için adalet bakanlığına girip etkinliğe katıldık. Marco Buschmann sahnede moderatörün sorularını yaklaşık yarım saat boyunca cevaplayıp kendi propagandasını yaptıktan sonra yarım saat boyunca sorulara cevap verecekti. İlk soruyu aldığında biz de sahnenin önüne doğru gidip doğrudan adalet bakanının önüne geçip soru sormak istediğimizi belirttik. Buschmann ilk soruya cevap verdikten sonra moderatör müdahale etti ve soru sorma bölümünün sona erdiğini, daha fazla zamanın kalmadığını belirtti. Belli ki, adalet bakanlığı halkın ve basının önünde sorumuzu sormamızı istemedi. Belli ki, adalet bakanlığının bizim meşru direnişimize dair söyleyeceği tek bir cümle yoktur. Bütün dünyaya ders veren Almanya emperyalizmi sorularımızı engellemek için kendi ilan ettiği programı daha başında iptal etmek zorunda kaldı. Saat 14’e kadar ilan edilen açık mikrofon etkinliği, daha ilk sorudan sonra ve sadece 5 dakika içerisinde apar topar bitirildi.
Buschmann ve onun yönettiği bakanlık programı bu şekilde bitirince programın diğer kısmına geçti. Bakanlığın avlusunda açılan çeşitli stantları gezerek oradaki çalışanları ziyaret edip yine kendi propagandasını yapacaktı. Önceden hazırlanmış sorulara önceden hazırlanan cevaplar verip stantlarda pozlar vererek sorunsuz bir propaganda etkinliği yapacağını düşünen Buschmann, kapısının önünde süren direnişle yüzleşmek zorunda kaldı. Stant gezisi başladı, biz de Buschmann’ın karşısına çıkıp soru sormak istediğimizi belirttik. Bize ‘birazdan konuşabiliriz’ diye cevap verip ilk standa geçti. Sağımız solumuz sivil ve çevik kuvvet polisleriyle sarıldı, ama biz bakanı tek bir saniye gözümüzden kaçırmadık. Paniğe kapılan polisler, sürekli ‘bakanın peşini bırakmıyorlar’, ‘ısrarla bakana soru sormak istiyorlar’ vb telsiz anonsları çekiyorlardı. Buschmann ikinci standa geçerken sekreteri yanımıza gelip ‘ne sormak istiyorsunuz?’ diye sordu. Biz de bu soruyu Buschmann’ın kendisine sormak istediğimizi belirttik. Israrla kendisinin de yardımcı olabileceğini belirten sekretere bu konuda kararlı olduğumuzu belirttik ve bakanı ikinci stant ziyaretinden sonra daha fazla kaçamayacağı bir noktada yakaladık. ‘Biz kapınızın önünde kurulan direniş çadırından geliyoruz. 155 gündür süren bir açlık grevi var ve taleplerin muhatabı sizsiniz. Neden cevap vermiyorsunuz veya bir açıklamada bulunmuyorsunuz?’
Bunun üzerine talebimizin süren bir davayla ilgili olduğunu, o yüzden karşılık vermediğini çünkü mahkemelere müdahalede bulunamayacağını belirtti. Biz de taleplerimizin arasında sadece bir tanesinin süren bir davayla ilgili olduğunu, diğer bütün taleplerin genel hukuk sistemiyle alakalı olduğunu söyledik. ‘Öyleyse bana taleplerinizi gönderin ve ben tekrar bakayım ama dediğim gibi bana verilen bilgi o yöndeydi’ dedi. Buschmann’a birçok milletvekili, hukukçu ve bilim adamı tarafından eleştirilen ve hem geçmişiyle, hem de günümüzdeki kullanılmasıyla ilgili sorunlu olan 129 yasasının kaldırılmasını talep ettiğimizi, ayrıca dijital delillerle ilgili yasal düzenleme talep ettiğimizi, bu haliyle delillerin sadece hakimin kanaatine bırakılmış olduğunu belirttik.
Bunlara Buschmann şu şekilde cevap verdi: ‘Biz şu an ceza hukukunda sorunlu yasa maddelerini inceliyoruz, bunların üzerinde çalışıyoruz ve bu yasaları değiştirmeyi, gerekirse de kaldırmayı öngörüyoruz. Bu maddeler arasında sizin bahsettiğiniz yasa da var. Muhtemelen bir kaç hafta içinde bu çalışmanın sonuçlarını açıklayacağız ama şimdiden size bilgi veremiyorum. Dijital delillere gelince; Elbette bir hakim dijital uzman değildir ve o yüzden karar vermekte zorlandığı noktada bilirkişiler çağırıyor. Bu inşaatla ilgili davalarda da öyledir. Hakim inşaatçı değil, o yüzden inşaat konularında bir bilirkişi çağırıp ondan bilgi alır’.
Yine dayanamayıp öğretmen edasında ders vermeye çalışan Buschmann’a şu şekilde cevap verdik; ‘Bilmiyoruz siz hiç politik bir davaya katıldınızmı ama bu işler böyle olmuyor..’ Buna şiddetle karşı çıktığını göstermeye çalışan Buschmann, ‘Almanya’da politik davalar yoktur, mahkemeler bağımsız karar verirler’ dedi, biz ise 129b davalarında soruşturmanın açılması için bu bakanlığın talimat vermek zorunda olduğunu söyledik. ‘129b davasına siz bizzat talimat veriyorsunuz’ dedik. ‘Ama ben bu kararları politik olarak vermiyorum, Federal Almanya’nın uluslararası çıkarlarını gözeterek yapıyorum’ diye cevap verdi. Bu çelişkili cümlenin üzerine biz onun sorumluluğuna vurgu yapmaya devam edince ‘özür dilerim devam etmeliyim, çok fazla insan var, ama biz bu konuda kapalı değiliz, konuşabiliriz. Bizi beğenmiyorsanız eleştirebilirsiniz, bu sizin hakkınız. Ama dediğim gibi, biz o dediğiniz konularla ilgileniyoruz zaten’ diyerek konuşmayı kesmeye çalıştı. Ayrılmadan önce tekrar görüşme talebimizi bildirdik.
Buschmann’ın sekreteri bize kartını verip taleplerimizi bizzat bakana aktarıp bize randevu vereceğine dair söz verdi. Bu sözü aldıktan sonra adalet bakanlığından ayrıldık. Taleplerimiz açık ve nettir. Biz bu meşru taleplerimiz için 155 gündür hücre hücre eriyerek direniyoruz. Ve bakanlığın bize verdiği sözün takipçisi olacağız. Görüşme talebimizde ısrarlıyız. Marco Buschmann taleplerimizi dinlemekten, taleplerimize cevap vermekten, taleplerimizi karşılamaktan kaçamayacak!“